KURUMSAL
KRALLIKTAN HARABEYE
Son yıllarda Kars’ı yer yer ölçüsüz bir kalabalığın içine çeken, sosyal medyanın ben gördüm sen hala yoksun ezici gücüyle yeniden keşfedilen bir şehir içre şehir Ani. Tarihi savaşlarla dolu Ani krallığının geride bıraktığı harabeler başka başka kültürlerin, başka başka dinlerin sanatsal motifleri arasındaki alışverişin yaşayan tanıkları olarak bakıyor gözümüze. Bir taştan çok, konuşan tarih olarak dokunanlara, hafızasını yedi kapısından açıyor.Derin bir sessizlik, uçurum boyu özgürlük duygusunu, göğün yakınlığından duyuyorsunuz biraz da. Surları geçince kalıntılar karşılamaya ve çekmeye başlıyor sizi.Biraz da kanatlarınızı açma duygusu uçar adım heyecanınıza yükleniyor. Bizanslı’lardan Osmanlı’ya birden çok imparatorluğun yaşam soluğu karışmış şehre.Güç ve kültür merkezi olarak asıl zirveyi Ermeni Bagratuni hanedanlığı döneminde görmüş. Arpaçay, Türkiye ile Ermenistan arasındaki doğal sınırı oluşturduğundan haberli mi bilmiyorum. Tarihçilerin çabalarıyla Unesco’nun Ani’yi dünya mirasi geçici listesine aldığı bilgilerimizin mutlu edenlerinden.Mimari yapılar üzerindeki restorasyon çalışmaları ile hoyrat zamanın aldıkları iyileştirilmeye çalışılıyor.
Görkemli zamanlarını 11.yüzyılda yaşayan Ani’nin nüfusunun o dönemler yüz bine ulaştığını doğru kabul edersek Binbir Kilise Şehri olarak anılmasını da abartılı bulmaktan vazgeçeceğiz. Kırk kilise, şapel ve anıt mezarlar ,yokluktan ziyade yaşamı simgeliyor. Ani katedrali, krallığın hakimiyeti olarak yükseliyor platoda.Gördüğü depremler, görkeminden çok şey alıp götürememiş.İskeleler yardımıyla ayakta duran kiliselerden daha kuvvetle hakim şehre. 10.yüzyılın sonlarında kurulan Aziz Gregor Kilisesi, 12 kenarlı şapeli ve kubbesi ile yabancı bir mimarinin eteklerinde gezindiğinizi hatta yerli turist olmadığızı düşündürüyor. Başka dünyalarla aynı dünyadayız. Buna kanıt olarak, uçurum kenarında inşa edilmiş Anadoludaki ilk Türk camiini gösterebiliriz.Rus Arkeolog Nicholas Marr’ın Ani’de yaptığı kazılarda çıkarılan buluntular bu camide sergilenmiş.